Saturday, January 12, 2013

Monsieur Lazhar nasıl yazıldı?


Bugün Quebec’te bir ilkokul sınıfındayız. Birisine bakıp çıkacağız. Duvarlar çocukların ellerinden çıktığı belli olan el işleri ve farklı kültürlere ait fotoğraflarla süslü. En arka sırada ince uzun bacakları sıraya zar zor sığan bir adam oturuyor. Kırklı yaşlardaki bu adam, küçük yuvarlak gözlüklerinin ardından etrafa bakıp önündeki deftere not alıyor. Bu adam da kim dersiniz? Öğretmenin performansını değerlendiren bir müfettiş ya da heyecanla atan kalbinin sesinden çocukların gürültü yaptığını bile duymayan stajyer öğretmen değil. Kendisi Kanadalı yönetmen Philippe Falardeau’nun ta kendisi. Halihazırda cebinde üç uzun metraj filmi olan Falardeau, bir önceki öğretmenleri sınıfta intihar eden öğrencilere öğretmenlik yapan Cezayir göçmeni bir adamın hikayesini anlattığı Monsieur Lazhar filminin senaryosu için araştırma yapmak için burada.


İşinin en keyifli aşamasının araştırma olduğunu söyleyen Falardeau, okulu insan davranışlarını izleyebileceği bir laboratuar gibi görüyor. Otuz yıl aradan sonra bir ilkokul sınıfının kapısından giren Falardeau, öğrencilerin sürekli hareket halinde olduklarını fark ediyor. Kimi kitabının kenarlarına çizim yapıyor, kimi arkadaşına not yolluyor, kimi de bir anlığına da olsa ders anlatan öğretmeni dinliyor. Filmdeki sınıf sahnelerinin doğallığını da bu gözlem gücüne borçlu olmalı yönetmen.

Monsieur Lazhar hikayesi henüz ufukta bile yokken, Philippe Falardeau göçmenlikle bir hikaye anlatmayı kafasına koymuştu. Belki kendi ülkesini sırtında taşıyıp buraya getirmiş gibi görünen göçmen komşusu ya da gazetede göçmenlik yasalarıyla ilgili gördüğü bir haber bu konuya ilgisini çekmişti. İlgisi nereden gelirse gelsin, Falardeau bir türlü istediği gibi yaklaşamıyordu konuya. Yazdıklarını hep didaktik ve yapay buluyordu. Her ne kadar duyarlılıkları olan bir yönetmen olsa da, insanların sinema salonlarını sosyal bir konuyu öğrenmek için doldurmadıklarını biliyordu. “İnsanların istediği şey, iki saat boyunca ilginç bir karakterin hikayesini takip etmek. Ve benim de öncelikle bulmam gereken hem bana hem de diğer insanlara ilginç gelebilecek karakterdi.” diyor Falardeau.

Yönetmen aradığı şeyi hiç ummadığı bir yerde buldu. Aynı zamanda yapımcısı olan arkadaşıyla birlikte gittiği tiyatro oyunda. Evelyne de la Chenelière’ın tek kişilik oyunu Bashir Lazhar’ı izleyen Falardeau sahnedeki karakterin derinliğinden çok etkilendi ve anlatmak istediği hikayenin bu olduğunu anladı.  Oyunun ana karakteri göçmendi ama oyun tamamen de göçmenlik üzerine  değildi. Oyunda yas tutmak umut verici bir şekilde ele alınmıştı. Işıklar yanınca yapımcısına dönüp “Bunu yapıyoruz!” dediğinde, pek de cesaret verici bir tavırla karşılaşmadı. Çünkü yapımcısının bu tek kişilik oyunun uzun metraj filme dönüşebileceği konusunda tereddütleri vardı. Ancak Falardeau sinopsisi yazınca, yapımcısı da ikna oldu.

Anlaşılan bu konuda tereddütleri olan bir tek yapımcı değildi. Falardeau, oyunun yazarı Evelyne de la Chenelière’in kapısını çaldığında benzer bir tepkiyle karşılaştı. Chenelière, “Bu çok hoş bir teklif gerçekten ama filmde çocuklar olacak ve çocukların sevimliliği hikayenin odağı kaydırabilir” dedi. Falardeau, kendisinin de benzer tereddütleri olduğunu ve bu konuda dikkatli olacağını söyleyerek oyunun yazarını ikna etti. Senaryoyu Falardeau yazacak, ama bu sürece Chenelière de dahil olarak kendi karakterinin en iyi şekilde yazıldığından emin olacaktı. Falardeau “Chenelière ile toplantı yapmak bana ilham veriyordu. Onunla konuştukça aklıma sahneler geliyor, eve gittiğimde de masanın başına oturup yazıyordum. Zaten senaryonun ilk halini de önce ona gösterdim.” diye anlatıyor bu süreci. Oyun yazarı Chenelière de senaryonun geldiği noktadan memnun kalmış olmalı ki, filmde küçük de bir rol almış.

Tek kişilik bir oyunun uzun metraj filme dönüşebilmesi için yeni karakterler ve hikayeler eklenmesi gerekiyordu. Bunun için Falardeau, okulda araştırma yapmanın yanı sıra bir de kendi çocukluk anılarını deşti. “Her karakterde kendimden bir şeyler var. Ben de biraz öğretmene karşı çıkan bir çocuktum. Bazen de derse en çok ilgi gösteren çocuk” diyor bu konuda.

Yarışmacıların altı ay dünyayı dolaşarak yirmi kısa film çektiği The Race Around the World yarışmasında birinci olmasıyla sinema kariyerine adım atan Falardeau, on iki yılda toplam dört film çekmiş.“Bir filmi yazıp çekmem üç yılımı alıyor, Woody Allen değilim sonuçta!” diye açıklıyor bu durumu. 2011’de Oscar’a aday gösterilen ve festivallerde yirmi beş ödül kazanan Monsieur Lazhar’ın ardından Falardeau, şu sıralar senaryosunu yazdığı Prescott Etc. adlı bir politik komedi filmi çekmeyi planlıyor.







0 comments:

Post a Comment

 
Copyright 2009 Filmden Hayatlar. Powered by Blogger
Blogger Templates created by Deluxe Templates
Wordpress by Wpthemesfree